Sabaha doğan ilk ışık güneş değil sensin benim için. Gözlerimi açtığımda ilk aklıma sen geliyorsan, elim ilk perdeye değil telefona gidiyorsa ve seni düşününce içim sıcacık oluyorsa benim için ilk ışık senin ışığın, güneşin değil. Günaydın sabah güneşim, seni seviyorum.
Günaydın can içim; canım çıkıyor, sen çıkmıyorsun içimden.
Başka yataklarda uyanmak ne kadar acı olsa da aynı sabah seninle göz açmak muhteşem bir duygu. Günaydın sevgilim.
Odana yansıyan güneşin sıcaklığını taşıyorsun göz kapaklarında. Hadi gözlerini arala da sabah güneşine merhaba de. Günaydın meleğim.
Uyuyuşu ayrı güzel, uyanık bakışları ayrı güzel olan adam… Uyanma vakti, hadi gözlerinle dünyaya kocaman günaydın de de güzel geçsin günümüz. Günaydın can parçam…
Günaydın sevgilim. Biliyorum bir gün sana sen daha kalkmadan kahvaltı hazırlayacağım, sıcacık içimizi ısıtacak bir çay yapacağım. Sonra da yanına gelip seni öperek uyandıracağım. Günaydın hayatımın anlamı, benim yakışıklı kocam diyeceğim. Her sabaha bu hayalle uyanmak o kadar güzel ki… Seni seviyorum.
Sabahımın güneşi, soframın balı, çayımın şekeri, ekmeğimin yağı… Günaydın sevgilim. Aç gözlerini hadi…
Uyanılan bütün sabahlar sen olunca anlamlanıyor. İnsan gününü sen varsın diye dolu dolu geçirebiliyor. Uyanıp sana koşmak gibisi yok. Günaydın sevgilim.
Oturup baş başa bir kahvaltı yapalım mesela. Sonra sen benim çayıma az şeker koy, ilk yudumda buruşsun ağzım yüzüm. Ben sana kızayım, sonra da sen beni öp. Ne dersin? Günaydın sevgilim.
Sabah bakışlı, aydın yüzlü, melek kadınım. Günaydın sana, gün sana aysın, ısıtsın için. Ekmeğine reçel sürsün, çayına şeker atsın. Mutlu uyan ve çok sevil.
Güzel güzel uyuyan melek sevgilim… Uykundan öpmek istiyor insan seni. Uyanırsın diye kıyılamıyor da. Uyandığında ilk mesajımı gör istedim. Günaydın kadınım. Seni seviyorum.
Sabah şekeri olmalısın sen, sabahlara gülerek uyanmalısın. En tatlı sen olmalısın, senin gibi güzel uyanamamalı kimse ve sen bu mesajı okuyorken yüzünde tebessümler çığlık atmalı. J Günaydın hayatım. Seni seviyorum.
Nasıl dağılmıştır saçların, yüzünün bir tarafı yastık izi olmuştur, kolunun birini de atmışsındır yastığın altına. Diğer kolun muhtemelen altında kalıp uyuşmuştur, sen de rüyanda kolunu yaralanırken görüyorsundur. J Hadi aç gözlerini kolunu kesmediler, sadece üstüne yatmışsın ve uyuşmuş. J Günaydın hayatım, güne kahkahalarla başla istedim.
Gün ilk senin için doğsun ve pencereden süzülüp yüzüne dokunsun, sonra aç gözlerini ve mesajımı gör kocaman gülümse.
Gönül susmuyor gözlerini gördüğümde. İçimde bir pırıltı, yüreğimin derinliklerinden gelen tatlı bir seda. Aşk ile aşklanıp gözlerinde düğümleniyor ömrüm… Seviyorum seni…
Sevda yollarının nadide bir parçasısın sen, yüreğim ilmek ilmek sana örülüyor.Nasıl böyle bir sevdaya düştüğümü bilmiyorum ama bil ki seni çok ama çok seviyorum.
Gökyüzü umudu anlatır aşıklara. Biz seninle umut olsak bütün aşıklara… Biz sevdikçe onlar da sevseler birbirlerini…
Biz, biz oldukça onlar da kenetlenseler aşklarına. Olmaz mı yar olmaz mı?
Saçlarının kokusu, yanağındaki o küçük gamze ve gözlerindeki o ışıltı aklımı başımdan alıyor. Sen böyle güzel baktıkça sana sevdalandığım için şükrediyorum yaradana… Seni seviyorum.
Zamansız ne kadar sus varsa içimde, yüreğimin tam orta yerine gömdüm hepsini… Karşıma geçip beni sevdiğini söylediğinde tarifi imkansız bir his sardı benliğimi, adım adım aşka yürüdüm, adım adım sevdalandım sana.
Tarifi imkansız seni sevmenin, yüreğimin derinliklerinde aşkına boyanıp gözlerinin güzelliğinde sana düğümleniyorum. Nasıl bir his ki bu? Nasıl bir his ki seni böylesine çok seviyorum…
Seni çok seviyorum yar, düğüm gibi, nefessiz kalmak gibi, gözlerine kenetlenmek gibi, ölümü alnından öpmek gibi.. seni çok ama çok seviyorum…
Aşkımız hiçbir şeye benzemiyor. Sana sevdalanmanın kaç yılını geride bıraktığımı bilmiyorum. Seni ben koşulsuz, hedefsiz, amaçsız, engelsiz seviyorum. İşte böylesine güzel, işte böylesine özel…
Zamansız çırpınışların içinde kalmıştık, sonra anladık ki biz el ele vermedikçe aşk solmaya devam edecek. Biz el ele vermezsek aşk solup gidecek. Aşka can olalım yar, tut ellerimden…
Sessizliğin derinliklerinde şehrinin kapılarında bekliyorum. Yar düğümlenmesi kalbimin sıkışmasına sebep oluyor. Acı desem değil, hoşlanma desem değil… nedir ki bu? Nedir içimdeki his? Aşk…
Yüreğini seviyorum sevgili… Bana atan kalbini seviyorum. Benim için bakan gözlerini, beni seven benliğini seviyorum. Ellerini seviyorum mesela, yüzümü okşayışını ve sensizlik beni öldürür deyişini…
Karanlık bir gecenin girdabından sevda dolu gökyüzüne uyanıyorum. Aşk diyarı diyorlar, aşk diyarı burası! Mavinin içinde mavinin kalbinde bir yer! Sevdiğin gözlerinin dibinde aşk ile bekliyor, orası mavinin kalbi, aşkın kalbi…
Lise yıllarımdan kopup gelmiş, masum bir sevdanın yürek burkan yansıması gözlerine vurmuştu. Oysa aşk o çocuğun yüreğinde kaybolmuştu. Sonra kız gördü ki aşk hoşlanmak değil aşk seni sevenin senin için ölebileceğini görmekmiş.
Duvarların ardında soğuk bir yüzün esaretinde ölümü bekliyordu kalbim. Sonra o buğulu camın ardından bakışlarını yukarı doğru kaldırıp bana seslendi. Aşk burada mı yaşıyor? Aşk nerede?
Kelam etmeden oturuyorum. Yaşlı gözlerimin gözlerine temasıyla ayağa kalkıyor ve bana bir bardak su veriyor. Sonra yanağıma kondurduğu busenin tadını çıkarıyorum. Yüreğine düğümleneli yıllar oluyor sevdiğim…
Henüz 15 yaşında aşkın tam da başında, aşkın bilinmezliğine kucak açmaya hazır yüzünde gülümsemeler dolu o masum o güzel kız, şimdi yüreğimin orta yerinde oturup beni sev diye haykırıyor. Seviyorum seni…